Bu şehir “elveda” kelimesinin “-veda” kısmıdır. Burada “el-“ havada asılı kalır.

Bu şehir “elveda” kelimesinin “-veda” kısmıdır. Burada “el-“ havada asılı kalır.

Bu şehirde yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı renk fukarasıdır. Gökyüzü de sokak araları da gri-siyahtır. Burada toprak kokusu, aşk kokusuna karışır. İşte bu yüzdendir her aşığın toprağa olan hasreti. İşte bu yüzden burada aşk demek, ölüm demektir.

Bu şehrin ışıkları karanlıktır, aydınlatmaz yolları. Bu yüzden loştur tüm sokakları. Yolunu kaybedersin bu küçücük şehirde, ama saklansan da asla kaybolamazsın. Varlığını yokluğundan ayıran hiçbir şey bulamazsın bu şehrin gazetelerinin köşe yazılarında, sonra bir bakmışsın bu şehirden daha yalnızsın.

Aşkı bilmem ben. Hayaller kurarım gördüklerimin ucuna.Aşkı ‘gelecek’ sandım. Erkek, kızın elini tuttuysa bırakmaz, bırakırsa şayet imza atmak için bırakır sandım.

 Aşkı bilmem ben. Dostlardan dinler, annemden duyarım.Aşkı ‘güven’ sandım. Erkek, kızı sardıysa belinden diğer eliyle de bir başka kızı sarmaz, o kızın saçlarını okşar sandım.

 Aşkı bilmem ben. Baba tarafında yandım. Aşkı ‘dede-babaanne’ olmak sandım. Erkek, kızı tuttuysa bırakmaz sandım. Dedem öldü babaannemi bırakıp. Biçare yandı, ben yandım..

 Aşkı bilmem ben, radyolardan dinlerim.Aşkı ‘düet’ sandım. Erkek, kıza serenat yaparsa, kız gitarına nota olur sandım.

 Aşkı bilmem ben. Ben aşkı ‘sandım’. Aşka aşık kaldım. Perdeyi açıp bir baktığımda aşka, bir sokak. Erkek kıza bakınca aşık olacak sandım..

free,özgür,özgür hissetmek,rahat,renkli dergi,tek,uçmak Uçmak istiyorum…

  Bağlı olmamak kimseye,

  Kendim olmak, hayatımı yaşamak doya, doya…

  Kimseyi takmadan yaşamak, hayat boyunca

  Benliğimi çalanlardan uzaklaşmak

  Özgür bir kuş gibi süzülmek

  Hissetmemek kimseyi,

  Mecburluk gerektirmeden yaşamak

  Özgürce yaşamak istiyorum.

  Ruhumu özgür bırakmak istiyorum

  Uçmak istiyorum, bir kuş misali,

  Uçmak istiyorum…

Yalnızlık

Yalnızlık

İnsanın yalnızlığın dibine vurduğunu fark etmesi ne kadar fena bir durum değil mi?aile,birlik,ciddi,fark etmek,insan,sağlam,yalnızlık

Aile belki yanında olabilir fakat birlik sağlanmıyorsa bu tam bir yalnızlıktır. Zaten anne ve babanın oluşturduğu birlikten ne olabilir ki? Bir baba genç kızın duygularından ne anlayabilir? Bir anne  geçmişte hissettiği duyguları otuz yıl sonra nasıl aynı tazeliği ile anlayabilir? Ama arkadaşlar iyidir.
 
Böyle bir köşe vardı bir karikatür dergisinde. Evet, arkadaşlar iyidir fakat her zaman değil. Her dakika milleti sıkmak ne kadar doğru? Bir başkasının hayatı her zaman kendi hayatı olmadığı için basit olarak görülür ilgilenilmez. Bencil bir Dünya da yaşıyoruz çünkü. Aksini ispat etmek dahi mümkün değildir. Ne kadar ciddi konuşuyorum. Evet, ben yalnızım. Fakat şuna emin olmalısın ki sen de en az benim kadar yalnızsın okuyucu! Okuyucuya saldırma dedi içimdeki diğer ses. Kapa o lanet çeneni! Diye karşılık verdim. Yabancı filmlerde ki havaya kapıldım. Hoştu, oldu ve bitti. Okumanı isterim aslında o eski yazdığımı, belki bir şeyler değişir hayatımda diye. Bu söylediğime kendimin dahi inanmadığına bahse girebilirim. Ki zaten inanmamıştım. Bahsi yine ben kazandım. Çok garip! Ne zaman kendimle bahse girsem yine ben kazanıyorum. Bu konuyu ayrıntıları ile düşünmem gerekiyor sanırım. Okumazsanız okumayın ben yazdım ya siz ona bakın!

“Kaybolmak… Ah kaybolmak … Ben kendimi sende kaybettim.”
aşık olmak,aşk,aşka düşmek,kara sevda,sevgiDiyerek romantik bir giriş yapmamı beklemiyorsunuz herhalde saygıdeğer okuyucum? Tamam belki ben kendimi kaybedebilirim lakin bir başkasında kendimi kaybetmek fikri oldukça ters bir durum.İlahi yaratıcıda kendini kaybetmek var bir de fakat o konuya hiç değinmek istemiyorum.Hassas konular bunlar, azıcıkta patavatsızım yanlış bir şey söyleyipte elektrik çarpaması misali çarpılmak istemiyorum.Aslında düşününce bu durum bir hayli komik oluyor.Gerçi  her şeyin düşüncesi güzel.Nereden biliyorum?  Şöyle ki bir çok zaman düşünmeden hareket ettiğim için her şey kötü oluyor.Belki düşününce güzel olur mantığıyla hareket ediyorum. Her neyse yine konudan saptım.
Bu arada yazıya feci saygılı başlayıp ortalara doğru “oo naber kanka?” misali devam etmem hiç hoş olmuyor.Sevmiyorum böyle yapınca kendimi, kanka kelimesini hele, daha da sevmiyorum.
Kaybolmak diyordum.İnsan kendini kaybeder hem de öyle bir kaybeder ki  tüylü bir halıya düşmüş toplu iğne gibi olur.Bulması İstanbul’u fethetmek kadar zor olur.Şeytan aldı götürdüler mi dersin, okunan dualar mı dersin  hiçbiri bulmaya  fayda etmez.Yani  en azından uzun bir süre bulunamaz.Bulunduğunda da zaten eskisi gibi olmaz.Kaybedilen ne varsa geri elde edildiğinde değişmiş olur.Kendim kaybetmiş gibi konuşuyorum, oysa ben kendimi kaybetmedim sadece birazcık midem bulanıyor.Bu mide rahatsızlığını da kendini kaybetmek olarak adledersem ben dünyanın en saftirik insanı olmuş olurum ki bunu istemiyorum.İsteyeceğim en son şey olur bu.Şey bir zamirdir, kızma okuyucu.Şey zamirini kullanırım  hem de çok fazla, kızardı bir zamanlar sevdiğim zat şimdi kaybettiğim onu.Her neyse uzattım.
“Kaybettim galiba  seni, bu üzücü.Zira sen de bana ait bir şey vardı.Benim kalbimi de aldın sen.Şimdi ne sen varsın ne ben varım.Ben kendimi sen de kaybettim…”
Al sana bir güzel romantik klişe sevgili okuyucum.Her insan klişeyi sever ben de sever gibi yaptım.Bak aklıma iki tane daha geldi: “Giden gitmiştir gittiği an bitmiştir!”, “tek rakibim türk hava yolları” 
Kabul ediyorum bunlar çok berbat klişelerdi o yüzden hemen kendimi balkondan aşağı atmak istiyorum.Gidiyorum.Beni kaybettin okuyucu kardeş.
NOT: Balkon giriş katında.Kendimi atsam kolum bile kırılmaz.Hiçbir şeyciğim olmaz yani.Fazla sevinme diye söyledim ben hep varım, canım okuyanım.

Çikolatadan hoşlanır, kilo almaktan nefret ederim.Yalanın verdiği kolaylıktan hoşlanır yalandan nefret ederim.Bekletmekten hoşlanır bekletilmekten nefret ederim.Şıp sevdilik yapar, şıp sevdilerden nefret ederim.Bu denli de pislik biriyim.Kendime pislik dediğim için bir anlık mütevazilik yaptığımı düşündüm lakin ahmaklığın daniskasını göstermiş oldum.Argodanda nefret ederim ama kullanırım.Ne anlatmaya çalıştım ben şimdi?

Su kendine sırdaş arıyordu önce buluta verdi sırrını  ağır geldi sır buluta sağanak sağanak döktü  suyun tüm sırlarını.Sonra göle gitti su,ona anlattı derdini .Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp,dolu yapıp kar yapıp savurduğu için ,zaman zaman taşıyordu göl.Ve suyun sırrı iyice açığa çıkıyordu.Sonra nehie verdi su sırrını.Nehir aldı suyun sırrını çekti gitti.

Dereye verdi dere biraz daha yavaş olsada nehirden oda götürdü  suyun sırrını bir başka bilinmeze .Çağlayanlar,şelaler,akarsular hepsi kayboluyordu bir anda.

Sonra bir gün su takip etti dereyi dere okyanusa kavuşunca fark etti su ,bütün sırlarının akar sularla,çağlayanlarla ırmaklarla okyanusa taşındığını karar verdi ,su .Sırrını okyanusa verecekti,öylede yaptı tüm sırlarını okyanusa verdi.

Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu .Ne taştı okyanus,ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını nede kurudu.Geçenlerle karşılaştık suyla bir bardaktaydı.Suskundu çok uğraştım konuşturamadım ben tam gidecektim ki dur dedi .”DURDUM” okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma !

TAŞIYAMAZLAR ,KALDIRAMAZLAR,UTANDIRIRLAR ! 

dedi ..

Kalemimle ben aslen çok iyi dostuk.Ne bitmeyen sayfalara yazmaktan bıktı.Nede ben yürümekten vazgeçtim dizlerimi parçalayan yollardan.Ne yazmaktan sıkılırdı uzun beyaz sayfaları doldurmaktan,ne ben vazgeçerdim uzun yollarımdan.

Taki yırtıp atmasaydı ,yollarımı çalmasaydı !

^^Kabullenerek başlayacaksın işe^^

diye başlamıştı sözlerine yaşadıklarımı bilmeyen ama yıllarında eskitemediği insan.Teselli cümlesi değildi bu,aksine yarınlarını kurtarabilmen için söylenen bir dost sıcaklığında bir eldi.Uzanan bir el öyle yaralar açtıki kalbimde

Zaman geldi özledim sevdasını dostunu arkamda bıraktığım her şeyi..

Zaman gelir gitmek istedim arkama bakmadan .Bakarsam gidememekten ,bırakamamaktan korktum.

Ürktüm aslında yeni bir hayata ilk adımı atarken,kalbim daha hızlı çarptı.Eğer yanlızsa bir de dostunun o sıcacık omzu yoksa yanında.

Anne bir çuval mutluluk al bana.Başka bir şey istemem ben.Ne ev ne ayakkabı ne de araba..Hiçbir şey istemem anne mutluluk al bana .Ne kadar isterlerse ver gücünün yettiği kadar.Anne pazarda bir çuval mutluluk ver desen kızarlar mı sana ?

Sen herhangi biri olsan kolaydı. Sevgilim olsaydın mesela ,gidince başka bir sevgili doldururdu boşluğunu.Herhangi bir arkadaşım olsan gittiğinde diğer arkadaşım avuturdu.Dost olsan,başka bir dost yarama merhem olurdu gittiğinde.

Ama sen sen öyle değilsin işte.Hiçbiri değilsin.

Annem gibisin .

Babam gibisin .

Can gibisin

BOŞLUĞU YERİNE NE KOYARSAN KİMİ KOYARSAN KOY DOLMAYAN OLANSIN

ve sen eksik olma ANNEM .

İnsan insana ihaneti yaşatabilir ama en çok yakınımızdakiler acıtır.

Yüzüne baka baka konuşmaları sana gülümsemeleri aslında ihanetin bir parçasıdır ,ve sen yine kimseye aldırış etmeden yaşanılanlara takmadan onlarla konuşursun.Tekrardan koşarsın onlar için son çırpınışlarını dost sandıklarınla tüketirsin .O kadar kanadın kırılmıştır artık kalkacak gücün yokken onlar için direnirsin ,onlara tekrar sarılmak için dost diyebilmek için .Ama ne yazık ki dost dediklerinin yüzüne gülmesi ve senin yine aynı şekilde kanman oyunun bir parçasıdır.Geç anlarsın en yakınındaki düşmanları.Geç olması senin için biraz yorucu olmuştur,yeniden güvenmeye başlamışken ve her iyi niyetinin suistimal edildiğini gördükten sonra anlamak ne çareydi ..Sen öylesine çaresizliğin kapılarında sürünürken beyninden bi ses ”KALBİNİ DİNLEME ARTIK YETERİNCE YORULDUN ” der . Birden o sesle irkilir bütün bedenin .Aynanın karşısına geçersin ve gözlerini kapatırsın beyninin verdiği o emri doğru olup olmadığını anlamak için.Gözlerini kapadıktan sonra her şeyi düşünürsün neler uğruna nelerden vazgeçtiğini,dost sandığın kişilerin bir yalandan ibaret olduğunu ,saflığından kimseyi kırmim derken kendinin paramparça olduğunun ,uçurumun kenarından tam düşerken gözlerini açarsın açmasan ölücektin aynada gözlerindeki öfkeyi görünce bi adım geri gidersin .Bulunmuyor ihanetin acısı sadece koca bir kara deliktir gözlerin artık ve bu cümleyi söylersin aynadaki omzu düşük kız çocuğuna ;

İpleri koparmak yetmez, yeri gelince zincirleri kıracaksın !