İnsan insana ihaneti yaşatabilir ama en çok yakınımızdakiler acıtır.

Yüzüne baka baka konuşmaları sana gülümsemeleri aslında ihanetin bir parçasıdır ,ve sen yine kimseye aldırış etmeden yaşanılanlara takmadan onlarla konuşursun.Tekrardan koşarsın onlar için son çırpınışlarını dost sandıklarınla tüketirsin .O kadar kanadın kırılmıştır artık kalkacak gücün yokken onlar için direnirsin ,onlara tekrar sarılmak için dost diyebilmek için .Ama ne yazık ki dost dediklerinin yüzüne gülmesi ve senin yine aynı şekilde kanman oyunun bir parçasıdır.Geç anlarsın en yakınındaki düşmanları.Geç olması senin için biraz yorucu olmuştur,yeniden güvenmeye başlamışken ve her iyi niyetinin suistimal edildiğini gördükten sonra anlamak ne çareydi ..Sen öylesine çaresizliğin kapılarında sürünürken beyninden bi ses ”KALBİNİ DİNLEME ARTIK YETERİNCE YORULDUN ” der . Birden o sesle irkilir bütün bedenin .Aynanın karşısına geçersin ve gözlerini kapatırsın beyninin verdiği o emri doğru olup olmadığını anlamak için.Gözlerini kapadıktan sonra her şeyi düşünürsün neler uğruna nelerden vazgeçtiğini,dost sandığın kişilerin bir yalandan ibaret olduğunu ,saflığından kimseyi kırmim derken kendinin paramparça olduğunun ,uçurumun kenarından tam düşerken gözlerini açarsın açmasan ölücektin aynada gözlerindeki öfkeyi görünce bi adım geri gidersin .Bulunmuyor ihanetin acısı sadece koca bir kara deliktir gözlerin artık ve bu cümleyi söylersin aynadaki omzu düşük kız çocuğuna ;

İpleri koparmak yetmez, yeri gelince zincirleri kıracaksın ! 

Yorum bırakın